fortfolio işte...

biraz şehir, biraz ilişki, biraz kadın, biraz erkek, biraz yalnız, biraz komik, biraz hikaye, biraz gerçek.

3 Kasım 2011 Perşembe

tek derdi var herkesin.

Çok acaip şeyler oluyor hayatımda. 
Bir yazı yazdım... Hayatımda kimse yoktu. Bir sene önce burada yayınladım, Aşkolsun dedim. Çok kısa bir süre sonra En güzel an'dayım, dedim. Sonra arada bir sürü şey dedim. Güzel dedim, muhteşem dedim, lanet dedim, bok dedim. 
Sonra bir değişiklik olsun dedim, bunu yazdım. Yayınlamadan önce bal saçlı adamla büyük güzel bir değişime girdik. Ben yazıları yazıp yazıp sindirmeyi bekliyorum, o yüzden şimdi okuyacağın yazıyı yazalı baya oluyor. 
Yazının büyük bir büyüsü var tamam ama her yazılan gerçek mi oluyor?



"Herkesin tek bir derdi var. Sevilmek.
Uuuu çok inanılmaz ve bilinmeyen bir tespit yaptım, değil mi?
Yoo, hiç de değil. Herkesin bildiği ama bazen koşturmacadan unuttuğu bazen ısrarla reddettiği sıradan bir tespit.

Sadece takılmak isteyen de, tek gecelik peşinde koşan, duygusal olarak hasarlı olan da, tek amacı tik listesini kabartmak olan da, "artık bitti kendimi açmayacağım bir daha" diyen de, evlilik derdinde ya da para peşinde olan da...
Kadın da, erkek de. İstisnasız.

Onlara tek ama gerçek bir şey verin ve diğerlerinden nasıl da vazgeçtiğini göreceksiniz.
Gerçek bir sevginin yerine hiç bir şey geçemez. Kalbi onun kadar dolduran bir ısıtıcı sokakta satılmaz!

Sorun da burda zaten. Gerçeğini bulmak.
Sevmek daha iyidir, daha kesindir çünkü sevildiğinizden hiç bir zaman emin olamazsınız derler ya... Yalan o! Öyle bir olursunuz ki, öyle bir hissedersiniz ki onu.

Sırf midende kelebek uçurtan bir aşktan söz etmiyorum, heyecandır o. Önce yanıltır, sonra geçer.
Mutfakta beraber basit bir yemek yapmanın, en şık restaurant'ta yemek yemekten daha çok keyif verdiği bir sevgiden bahsediyorum.

Dostluğun seksle karıştığı bir sevgi.
Yalancıktan elele tutuşmak degil, laf olsun diye yanyana durmak değil, beraber hayal kurmak...
İhanetin özgürlük maskesi, sadakatin kölelik maskesi altına saklanmadığı bir şey bu.

İnsanın buna çok ihtiyacı var. Özellikle 25 yaşından sonra.
18 yaşına kadar ailen en önemli varlık. İlkokul, ortaokul, lise zamanı, hayatının merkezinde onların sevgisi var. Temeli sağlam kurarsan ne mutlu sana, sırtın kolay yere gelmiyor.
Üniversite zamanı, odak noktası; arkadaşların. Arkadaşlarını merkeze oturtup, temelden aldıklarını hayat üzerinde deneyimliyorsun. Onlarla gülüp, onlarla sarhoş oluyorsun, 7/24 o senin dünyan.
Üniversite bitince biraz serserilik, belki yurtdışı deneyimi sonrası kariyer karın ağrısı başlıyor. Üniversitede bir işin ucundan tutmuş olanlar şanslı, istediği yönü daha rahat seçiyor. Sonraki bir kaç yıl, işi öğrenme, yer edinme çabasıyla geçiyor.

Sonra hissediyorsun.
Eksikliği...
Çünkü çevrendeki herkes bir bir sevgilisinden bahsetmeye başlıyor. Seni onun için ekmeler bunu takip ediyor. Ya da eski üniversite grubu görüşmelerine, artı 1'ler katılmaya başlıyor. Belki en yakın arkadaşın çat diye evleniyor.
Bu noktada hayat, sevgiliye dönüyor. Çünkü bu noktaya gelince, sevginin odak noktası ailen ya da arkadaşların olamıyor. Ailen her zamanki yerinde köklüce duruyor, güç veriyor. Arkadaşların ise her ihtiyacında yanındalar ama gerçekten ihtiyacın varsa senin için programlarını bozuyor ya da seni mevcut programa dahil ediyorlar. İşin çok önemli ama sevgi odağı olması mümkün değil. Üstelik acınası.

Hayat yüzünü sevgiliye döndürüyor. Bugünü cennet yapmaksa senin elinde.
Artık kızkıza ya da sapsapa tatillere istediğin arkadaşını sürükleyemiyorsun (zaten hevesini de almış oluyorsun) çünkü o programını sevgilisiyle yapmış oluyor. Biraz terkedilmişlik hissi var, kabul. Sen o tatile ancak sevgilini elinden tutup katılabilirsin. Bu hiç bir zaman söylenmeyen sessiz kurallardan biri.

İşte tam bu noktada, hayatındakinin gerçekten sevdiğin biri olması çok önemli.
Onu bulduysan değerini bil.
Herkes sadece sevilmek istiyor.
Hem de çok.
Ama sevmeyene, sevip de özen göstermeyene, özveride bulunmayana sevgi yok.
Demedi deme!"

İnsan ne dilediğine, ne yazdığına dikkat etmeliymiş gerçekten (in a good way) Şimdi ben bu aralar biraz delirdim, taşınma, dönüşüm, değişim (ne mutlu bana) dört bir yanımda amayapılacaklar listemi görsen ağlarsın fortfolio okuru. O yüzden beni bir ay azat et. Sonra zaten hep yazıcam. Sözüm söz. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...