fortfolio işte...

biraz şehir, biraz ilişki, biraz kadın, biraz erkek, biraz yalnız, biraz komik, biraz hikaye, biraz gerçek.

22 Mart 2011 Salı

Terlik, alarm, tını, söz.


Herkes aynı şeyleri yaşar.
Bir kadın bir erkek, tak fişi bitir işi, çin işi japon işi bunu yapan iki kişi. 
Herkes romantik yemek yer, herkes kıskançlıktan kavga eder, her kadın “ay benimki de bana böceğim diyor”; her erkek “benim hatun da tripcan” der.
Ama her ilişki de nev-i şahsına münasırdır. Hani deriz ya, X olmadan Y ile iliş'meyi yargılayamayız. Aynen öyle!

Şeytan'dır ayrıntıda gizli olan, detaydır farklılığı yaratan, ilişkiyi dönüştüren... Hem de küçücük bir detay.

Hiçbir hediye beni mutlu etmedi, o habersiz alınan bir çift terliğin ettiği kadar... O sıcaklıktı, o düşünmekti. Hem evde yer açmak, hem de üşümemem için efor sarfetmekti.
Üç liraya bir çift pembe pofuduk terlik, sana salak ve anlamsız gelir, benim için çok şey demek.

Hani sen X şehrinde, ben Y şehrinde, sabaha karşı saat 5. Telefonum uyandırmak için çaldığında.
Geceden “ararım” diye sözleşmeden, Z şehrine giden uçağı kaçırmayayım diye, alarmını kurup beni araman. Hem de dinlenmen gereken günde; uykudan konuşamaz haldeyken, beni uyandırman. Tatlı. 

Hani neşeyle sana güzel kariyer gelişmesini anlattıktan sonra sevinmen. Öylesine değil, merakla sorarak, içten tebrik ederek. Alışılmadık.  

Hani sesimdeki bir küçük tını ya da yüzümdeki bir küçük mimik düşmesi. Senin bunu farketmen. Dönüp hiç bozulmadan, kızmadan; açıklama yapmaya girişmen. Farklı.

Özür dilemeyi, teşekkür etmeyi, rica etmeyi bilmen. Abartmadan, es geçmeden, üşenmeden bu sözcükleri sarf etmen. Az bulunur.

Hani yazı seni adres edince; çantada keklik sanmak bir yana; "mutlu ettiğim için mutlu oldum, utandım" demen. Özel. 

Bu terlik, bu telefon, bu tını ve bu sözler yüzünden...
Burnumu boynuna dayayıp derin bir soluk alınca, tüm sorunları geride bırakmam.

2 Mart 2011 Çarşamba

Bir erkek, dört kadın.


Tık! Tık! Tık!
Ses 1-2 deneme!
Karşıt cinslerim, bir duyurum var!
Biz artık bir erkeğe dört kadın döneminde değiliz. Aaaa şaşırdınız mı? Nasıl ki siz savaşa gitmek, hayvan avlamak, tarla sürmek yerine, daha çok beyninizi çalıştırdığınız işlerde; kapalı plazaların açık ofislerinde çalışıyorsunuz. Biz de artık üç kadınla bir erkeği paylaşmıyoruz. Devir değişti, hem de her alanda, yolarız valla!

Tık! Tık! Tık!
Ses 1-2 deneme!
Hemcinslerim, size de bir sorum var.
Erkekler için kaçıncı kadın olduğunuzu biliyor musunuz? Hayır sırasıyla gelen, üçüncü, beşinci ya da “sen bu eve gelen ilk kızsın” sayısını irdelemiyorum. Şu anda, hayatınızda olan esas adamın hayatındaki hangi kadınsınız?

Tamam, kafanız karıştı. Hemen anlatıyorum. (Zaten ben bir türlü, ben kafama geleni çiziktireyim, anlamazlarsa daha “cool” olurum blogçularından olamadım.)

Bir erkek, dört kadın barındırır hayatında... 4+1 daire kurar, merkeze kendini koyar.

Birincisi esas kadın!
Onun gözünün içine bakılır. Hayatındadır ya da hayatına girsin diye çırpınılıyordur. O götürmelik değildir, ona yavşaklık yapılmaz, düşünceli davranılır, o akla gelince gülümsenir. O özeldir, onun kokusu içe çekilir, ona düşünülmüş hediyeler alınır, ona harcanan para helaldir. O aranır, ona özenilir.

İkincisi yazar kasa.
Senin baban bir yazardı evladım; önüne gelene yazardı. Eski bir arkadaştır o, belki de iş yerindeki bekar hatun. Ona yazılır. Flörtün suyu çıkana kadar hem de. Feysbuk, tivitır, msn yardımcı elemanlarıyla zekasına ve seksapeline iltifat edilir. Ona esas kızla olan sorunlar da anlatır, fanteziler de... Ayrıca onun seks hayatı da irdelenir. Dost gibidir ama insan dostuyla tost olmak ister mi hiç? 
Boku çıkarılmazsa zararsız flörtten, en fazla bir mastürbasyon karakteri olmaktan öteye gidilmez. O kadının egosu okşanır ama şefkat açı olduğu günlerde ümitleri de kabarabilir. O kadın işte o zaman, tehlikeli olur.

Üçüncüsü yedek telefon.
O aranmaz, sorulmaz öyle her daim. Hatun kişiyle ya daha önce tek vücut olunmuştur; ya da kolayca penetrasyon gerçekleşebileceği ihtimali göz kırpmasından alınmıştır. O güvencedir, o elimi sallasam ellisinin gözdesidir. O, bazen de barda tanışılan hatundur. Telefondan adı silinmez. Adı silinse, mesajı silinmez. Ona “hani hatırlıyor musun” cümleleri kurulur. Ona yağ çekilir, komiklikle yavşanır. Ona piç gibi davranılır. Onunla münasebetin mahşer saati, sabah erken saatlere denk gelir. Sabah o kadın yatakta, kaşına kaşına uyuyorsa; erkek şeytan görmüşe döner. Mümkünse geceden gitsin, hani alkol damarlarda cirit atmaya devam ederken... Çünkü onun kokusuna sadece sevişirken tahammül edilir.

Dördüncüsü next olmaz kontejanından ex.
O, geçmişte kalmıştır. Ondan bir şeyler öğrenilmiş, ona çok kızılmış, ona sırlar anlatılmıştır. O, masumiyet döneminin bir timsalidir. Kimi zaman gelir erkeğe göz kırpar. Bu geliş, içki sofrasında beynin flashback ile oyunu da olur, yolda karşılaşıp sığ bir “melaba naber” de olur. Ona geri dönülmez. Geri dönülmeyeceği halde, etkisi çok büyüktür. Çünkü o dündür ve dün bugünü etkiler. Onun yüzünden, esas kıza önyargılı davranılır, onun yüzünden bazen bir sözcükten korkulur.

Sevgili fortfolio okuru, bize ayrılan sürenin ve analizin sonuna geldik. Şimdi tekrardan yukarı çıkalım, erkekler duyurumu, kadınlar sorumu okusun.
Dağılabiliriz. 

(Digiturk eğer blogspot'u kapatmaya kararlıysa, ben de digiturk'u kapatmaya kararlıyım. #blogumadokunma ciddiyim!)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...