fortfolio işte...

biraz şehir, biraz ilişki, biraz kadın, biraz erkek, biraz yalnız, biraz komik, biraz hikaye, biraz gerçek.

21 Kasım 2010 Pazar

En Sevdiğim Erkek


O 57 yaşında, ben 26...
Ama aramızda çok büyük bir aşk var. Onca yaş farkına rağmen, en çok sevdiğim erkek o oldu.

İlk günden itibaren ona aşık oldum. En çok güvendiğim, en çok inandığım, beni en çok beğenmesini istediğim... Ve aslında beni en çok seven de o oldu, bana bakarken hala gibi içi titriyor, görüyorum.

İlk tanıştığımız anı ben hatırlamıyorum, o ise bütün detaylarıyla an be an anlatıyor.

O, uzun boylu, yeşil gözlü ve acayip karizmatiktir! Dünyanın en güzel elleri onundur, gri saçları vardır, boynu hep kırmızıdır, Fatih Sultan Mehmet burnu vardır.

O, çok şık giyinir, zevklidir, gardırobu birbirinden kaliteli ve harika kıyafetle doludur. Üstelik yüzlerce elbise arasından gidip benim en çok beğeneceğimi bir seferde seçer ve alır. 
Bugüne kadar kendi parfümümü seçmemiş olmam şimdi yazarken çok garip geldi. Ben hala sadece “parfümüm bitti, değiştirmek istiyorum” derim, o gider benim yaşıma ve tenime uygun parfümü alır. Polo Sport, Rush, Davidoff Cool Water, jill Sander Sport hep onun seçimi... Bir insan bunu bu kadar başarılı nasıl becerir hiç bilmiyorum ama, bugün hala onun "yine" benden habersiz seçtiği parfümü kullanıyorum, bayılarak.

Müthiş bir yemek zevki ve içki kültürü vardır. Balık yemeyi de ondan öğrendim, rakı içmeyi de, ete hangi garnitürün yakışacağını da... Benim diyen barmenden daha iyi kokteyl yapar. İlk sarhoşluklarımı hep onunla yaşadım. Tam bir hafta önce aldığı gıcır arabaya kustum, içki içmeyi öğreniyorum diye gıkını çıkarmadı.

Mutfağa girince bir anda büyük şef olur. Bir saat içinde bir orduyu besleyecek yemek yapar. En sosyetik yemeklerden, has Anadolu tariflerine, özel Ege tatlarına her şeyi bilir ve bu kadar mı lezzetli yemek yapar? Elinden tat alır, en dandik omlet.

O yanımdayken hiç bir şeyden korkmam ben... Belki ondan daha iyi yüzüyorum ama birlikte denize girince bir başka hissediyorum kendimi. Asla boğulmayacakmışım gibi, çok garip deniz kadar engin bir güven hissi...

 Sakindir, benim gibi çabuk sinirlenmez. Ama sinirlendi mi... O yeşil gözlerden ateş fışkırır, üf yanında duramam korkumdan... Bağırması kükreme gibidir. En çok onun şerrinden korkarım.

Sakarlığım tavan yapıp düştüğümde, dizim kanar ve acımdan ağlarken, gelir bana bağırır, “ne düşüyorsun dikkat etsene” diye. İlk başlarda buna anlam veremez, ne bağırıyor bu adam be derdim, nereden bileyim onun daha çok canı yanıyormuş. Hastayken çok endişelenir, sürekli arar, bebek muamelesi yapar. 

Yeni bir elbise aldığımda elimde göstermem yetmez, mutlaka üstümde görmek ister, teker teker denettirir. O beğenirse tamam, doğru bir seçim yapmışımdır. O yüzden en çok onun beğenmesini isterim, hep ona yaranmak isterim.

Çok kıskanır aslında... Ama hiç belli etmez. Elbisenin dekoltesinden erkek arkadaşlarıma kadar kıskanır beni. Ama onun olgunluğundaki bir erkeğe en çok yakışan tavırda, çaktırmadan kıskananlardandır, belli etmez. Acaip bir dengesi vardır, çok serbest bırakır ama hep koruma kalkanı içinde tutar.

O, çok güzel dans eder, alır kollarında uçurur beni. Bir kadeh rakıyla sohbeti baldan tatlı olur ve fıkraları en güzel o anlatır. Saatlerce sohbet edip, fikir alabileceğim, bir sürü şey öğrenebileceğim kişi, yine o’dur.

O, en çok beni sever! Kimseye göstermediği anlayışı bana gösterir. Kimse kusura bakmasın, onu paylaşamayacağım! Öyle büyük bir aşk ki yaşadığımız... İsyanım var aslında ona!

Hayatı bana bu kadar kolaylaştırdığı ve her zaman kapı gibi arkamda durduğu, cebindeki son liraya kadar bana verdiği ve yaptığı en iyi iş babalık olduğu için...

O kadar zor ki şimdi, herhangi bir erkeğe aşık olmak... Hayatına giren ilk erkek bu kadar muhteşem olunca kolay mı "öylesine" bir başkasını beğenmek?
Söyle baba, standartlarımı bu kadar yükseltmekle, sence iyi mi yaptın?
:)

3 yorum:

  1. baba boyle ise dedeyi dusunemiyorum

    cok sansli bir baba

    gene ne isteyeceksin?

    d)hepsi

    YanıtlaSil
  2. dedem yoda benim. valla bak!
    şanslı olan baba deil, kızı=)

    YanıtlaSil
  3. Ben 11 yaşımda kaybettim babamı. Bu dediklerinin hepsini hissediyordum o yaşta. Çok şükür ki yaşım küçük diye esirgemedi vaktini benden yada yapacaklarını. Erken gideceğindenmiş belkide.. Allah ikinizinde ömrünü uzun etsin. Etsin ki daha çok güzel zamanlar, duygular yaşayın.. Sevgiler..

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...