fortfolio işte...

biraz şehir, biraz ilişki, biraz kadın, biraz erkek, biraz yalnız, biraz komik, biraz hikaye, biraz gerçek.

5 Ocak 2011 Çarşamba

Sevmek başka istemek başka!

Hey sen, Y kromozomlu, hormonal açıdan fazlaca testesteron salgılayan organizma, iki dakika şuraya baksana! Ne yapacağız senin bu erkeksi önyargıların, içinden karar verip dışardan alaycı hallerinle?
Bu sefer neye taktım biliyor musun?

Benim her çocuk gördüğümde ağzımı burnumu yamıştırıp, agucuk sesler çıkarıp, bebeğin üstüne atlama, elini öpüp, ensesini koklama hallerime attığın bakışa taktım.
Yok efendim saatim tik tak’lamıyor; bu yüzyılda bu yaş, çocuk için çırpınma yaşı değil henüz!

Ben kendime zor bakıyorum el kadar bebeyle nasıl uğraşayım? Hiç kendimi tüm kıyafetleri kusmuklu, cırt cırtlı sütyenler takan, saçı başı dağılmış, fazla kiloları verememiş bir kadın olarak göremiyorum şu anda.
Şu an çocuk istemiyorum diye çocuk sevmiyorum demek değil ki bu! Çok seviyorum hem de! Kimi kadın böyle doğar, böyle devam eder. Bunun yaşımla da alakası yok, kendimi bildim bileli (ki bu bende 9 yaşa tekabül eder, o sene kardeşim canlı oyun bebeği misali kucağıma düşmüştü) bebek severim ben. 
bunu görürsem kaçırırım yalnız, söyliim de. 

Nasıl sevmem ki... Mis gibi kokar, herşeye meraklıdır, oyunsever, hemen cöö oyununa kanar, seni sevdiğine 3 dakikada karar verir, 5 dakika sonra kucağından inmez. Saftır ama akıllıdır, tüm kötü enerjini alır, oynarken tüm dünyayı geride bırakabilirsin, bakışlarıyla tavlar seni.
Evet efendim, bayılıyorum bebeklere, çocuklara... Ama bugün yumurtayı rahmimden çıkarıp kucağıma alsam, ne yapacağımı şaşırırım... Geçtim bakımından, bunun okulu var, masrafı var, sağlıklı psikolojisi var. Daha bir yaşındayken oyun gruplarına götürmekten tut, üniversite zamanı nasıl arkadaşlar edindiğine dikkat etmeye kadar varoğlu var.

Daha benim uçmam gerek, görmediğim ülkelere, şehirlere konmam gerek. Aşkı en derinimde hissetmem gerek. Başarıyı da, kariyeri de görmem gerek. Hırslarımı törpülemem gerek! Giymeye kıyamadığım ayakkabılar almam, tüm paramı sevgilimle tatile harcamam, kaç fırın ekmek yiyip zayıf kalmam, sabahlara kadar kız arkadaşlarımla barlarda tepinmem, daha çok yazı yazmam, öykülere dadanmam, kurslara gitmem, üçüncü yabancı dili öğrenmem, kitaplara doyamamam gerek!

Ama sırf sana inadımdan yolda, belde, arkadaş kucağında her gördüğüm bebeğe atlayacağım! Yok len, şaka şaka sana inat değil, valla! Seviyorum dedim ya bebek. Zamanı gelince tabii ki çatır çatır doğuracağım! Zamanı ne vakit gelir bilmem! Zamanı gelse, babası gelir mi, o da belli olmaz! Ama henüz saatim tıklamıyor.
Gerçi bilgeler “bu saat bir anda başlar apışıp kalırsın” diyor ama onu apışmadan bilemem. Apışabilirim ya da kalbime eserse tüm bunları bebekle beraber yapmaya karar verip feysbuka bebek pışpışlarken bir foto çakabilirim. O durumda sana da “hayırlı olsun” deyip altın takmaktan başka bir halt düşmez.

Son çift lafım yine sana; ön yargılı testesteron dostum! Bana öyle küçümseyen bakışlarla, imalı laflarla ya da aman uzak durayım “yapışır çocuk yapmak ister” tavırlarıyla bakma! İstemenin yetmediği bir alan olduğu gibi, acaba senden çocuk ister miyim, senin genlerini kendime karıştırmam için geçerli bir sebep var mı gibi konuları düşünmeye başlasan iyi edersin sevgili hint kumaşı!

Ayrıca çocuk sahibi olunca, en ukala erkeklerin bile nasıl kendini paraladığını, keşke daha önce yapsaymışım diye hayıflandığını, “hadi bir sonrakini yapalım” diye direttiğini keyifle izliyoruz biz dişiler. İzlemeye devam edeceğiz. Sevgiler...
hadi öptüm sizi!

4 yorum:

  1. Bebek sevilesi bir şeydir ya, her bebek sevene biyolojik saati gelmiş mi diyeceğiz yani :)
    O zaman benim hem de bir erkek olarak 10 küsurlu yaşlardan beri saatim tıkır tıkır işliyor :D

    YanıtlaSil
  2. eee ben bilmem! öyle tepkiler veriyosunuz ki insan sinir oluyo!

    YanıtlaSil
  3. Vallahi erkekelerle beraber ya da erkeklere inat anne olmak muhteşem bir duygu, tamam dünyanın en zor işi, kusmuklar,dağılmış saçlar, yanaklara kadar inen göz altı torbaları, dalgalanıp duran bir ruh hali ve nicesi ve nicesi. İnsan bebeğini eline almadan anlayamıyormuş gönüllü kölelik bu annelik..insanın birazcık hazır olması lazım ki postnatal depresyonlara yol açmasın..ama doğru baba adayını bulunca ve biyolojik saat geldiğinde mutlaka yapılası birşey bebek:)))
    eski çılgınlardan yeni çılgın anne idil:))

    YanıtlaSil
  4. idil harikasın! gülümseyerek okudum yorumunu=) sana ve bebeğine muhteşem çılgınlıklar ve mutlulular diliyorum.
    hazır olma ve doğru baba konusunda da haklısın, dedim ya zamanı gelince ben de çılgın bir anne olucam.

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...