İstemiyorum ego savaşları olsun.
Karşımdaki benim yüzünden kendini salak, yetersiz hissetsin. Pişmanlık hissi uyansın, sadece vicdanına dokunduğu için ya da “üzülme, kıyamam” diye çabalasın.
İstemiyorum bunları.
Bunlardan soyunsun da gelsin. Sadece ben olduğum için ve sadece beni istediği için gelsin. Sadece kendisi olarak gelsin.
İstemiyorum oyunlar oynayayım. İçimden geldiği gibi davranmayayım... İlgilenmiyor gibi yapayım, arada yalan yanlış kıskandırayım. “Yakışıklısın, tatlısın, seksisin sevgilim” demeyip çokça burnumu boynuna dayayıp nefes almak yerine burnunu sürteyim. İstemiyorum.
Karşımdaki benim yüzünden kendini salak, yetersiz hissetsin. Pişmanlık hissi uyansın, sadece vicdanına dokunduğu için ya da “üzülme, kıyamam” diye çabalasın.
İstemiyorum bunları.
Bunlardan soyunsun da gelsin. Sadece ben olduğum için ve sadece beni istediği için gelsin. Sadece kendisi olarak gelsin.
İstemiyorum oyunlar oynayayım. İçimden geldiği gibi davranmayayım... İlgilenmiyor gibi yapayım, arada yalan yanlış kıskandırayım. “Yakışıklısın, tatlısın, seksisin sevgilim” demeyip çokça burnumu boynuna dayayıp nefes almak yerine burnunu sürteyim. İstemiyorum.
Ya poz kesmek uğruna yarın o nefesi alamazsam? Ya, aman belli etmeyeyim, üstüne düşmeyeyim, ona çelme takayım diye diye yarın bende belli edecek his kalmazsa... O yüzden dolu dolu sarılmalı, çokca iltifat etmeli, delilikler yapmalıyım! Sokak ortasında “seviyorum ulen” diye bağırmalıyım.
İstemiyorum kendimi matah bir şeymiş gibi göstereyim, allayıp pullayayım... Ben sade, ben yalın olayım. Herkese değil belki ama kalbimdekine karşı yumuşak başlı ve mütevazi olayım. O farketsin ona özel davrandığımı ve o bilsin değerimi... Yoksa siz hala, sıkılmadınız mı kendinizi birine anlatmaya çalışmaktan...
İstemiyorum şüpheler solucan gibi beynimi sarsın, kıskançlıktan karnım ağrısın, güvensizlikten huysuzlaşayım. İnsanoglu çiğ süt emmiş ama sırtını dönüp kendini fütursuzca düşmeye bırakabilecek kadar güven olsun. Öteki taraf tutmazsa, onun ayıbı olsun. Güveni kazanmak için düşen de tutan da çırpınsın.
İstemiyorum kendimi matah bir şeymiş gibi göstereyim, allayıp pullayayım... Ben sade, ben yalın olayım. Herkese değil belki ama kalbimdekine karşı yumuşak başlı ve mütevazi olayım. O farketsin ona özel davrandığımı ve o bilsin değerimi... Yoksa siz hala, sıkılmadınız mı kendinizi birine anlatmaya çalışmaktan...
İstemiyorum şüpheler solucan gibi beynimi sarsın, kıskançlıktan karnım ağrısın, güvensizlikten huysuzlaşayım. İnsanoglu çiğ süt emmiş ama sırtını dönüp kendini fütursuzca düşmeye bırakabilecek kadar güven olsun. Öteki taraf tutmazsa, onun ayıbı olsun. Güveni kazanmak için düşen de tutan da çırpınsın.
İstemiyorum, manasız manalarda kaybolmak... Kravat hediye ederse boynuma ilmiği geçirmek ister, yüzük ise evlenmek ister, çikolata kutusunun rengi de kırmızıysa simgesel olarak aşık demek. Hadi canım sende! Nasıl ki her insanın ten kokusu, ötekinden farklıysa... Arızası, adımları, astarı da farklı. Önyargılar, genel geçerler üstümüzden geçmesin.
İstemiyorum, benim adıma karar versin. Herkesin adı, herkesin kararı kendine! Ben kızarım diye aklındakini söylemekten kaçmasın, saklamak da yalandır, unutmasın!
İstemiyorum huysuz olmak, acısını en yakından çıkarmak. İstemiyorum uzak olmak, hayaline girememek. İstemiyorum laf sokmak, çatal dilli olmak.
Issız adaya düşersem yanıma götüreceğim üçlü; huzur, tutku, kahkaha olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder