Özlemek, özlemek, özlemek-miş. Bazen sırf bu sebepten bile bile birbirinin canını acıtmak, bazen özlemenin şekerli tadına varmak-mış. O ilk sarılışa paha biçilemez-miş.
Onu her göreceğin gün; özenle hazırlanmak, tekrar tekrar heyecanlanmak-mış. Pamuklu pijamalarımı ve kız arkadaşlarımla vakit geçirmeyi özledim, dostlarımı ihmal ettim derdi yok-muş.
Normalin kat be kat üstü telefon konuşması yapmak-mış. Çalınca gülümsemek, açınca ortamdan uzaklaşmak, bir dolu bir boş konuşmak, bazen kahkaha krizi bazen tripcan homurlanmalar yapmak, kapatırken gülümsemek-miş.
Telefonla yetinmemek, skype’da kamera açmak, sms, mms, fb, mail, twitter mesajları atmak-mış.
Yolların kısalması, bir yandan uzaması-ymış. Varış çok kısa, dönüş çok uzun-muş.
Zaman kavramının da aptala bağlaması-ymış. Ondan uzaktayken, ona yaklaşan günlerin geçmek bilmemesi, ona değerken anların çoğalması ama zamanın çokça hızlanması-imiş.
Acayip-miş. Her an yanı başında olabilecek bir çoklarından; daha yoğun hissi uzaktan hissettiren olması-imiş.
Yanında olunca, her anın değerini bilmek-miş.
Durup dururken hüzünlenmek-miş. Şimdi niye burada değil, bu arkadaşımla keşke tanışabilseydi, bu davette elimi tutsaydı, bak çok canım sıkıldı evde boş boş oturuyorum, şu filmi sadece onunla görmek istiyorum nidaları arasında...
Tanımadığım his kıskançlık derken kıskanmak-mış. O kız, bu kadın, berikinden değil. Yanında olabilen herhangi bir arkadaşını kıskanmak.
“Kavga ettik” diye boktan bir sebep sunan arkadaşına, “salak değerini bilsene yanındakinin” diye bağırmak istemek-miş.
Öyle pek kavga nedir bilmemek-miş ama kavga edince kolay kendine gelememek-miş.
Aklının bi köşesinin hep 450 km uzakta olması-ymış.
Lanet etmek-miş kaderine. Nereden çıktı bu, bak hep bir parçam eksik gibi demek, sonra şükretmek-miş. Ne olursa olsun, iyi ki var-mış. İyi ki doğ-muş. İyi ki gel-miş. İyi ki “şimdi seni öpersem ne yaparsın” de-miş.
Thy, atlas, pegasus, anadolu jet sitelerine hep bakmak-mış. Kimselere haftasonu program sözü verememek-miş. Öbür hafta gider miyim, Pazar gece mi Pazartesi sabah mı dönerim soru işaretleriyle.
Şaşırmak-mış. Telefondaki en küçük bir ses değişimini hisseden olunca. Değerli hissetmek-miş.
Bugünde değil daha çok yarın da olmak-mış. Hep plan yapmak-mış. Sen ne zaman gelirsin, ben ne zaman gelirim, senin işin, benim işim, bodrum’a kaçarız değil mi, yılbaşında kimin arkadaşlarıyla olsak, hadi nolur mayıs gelse de sen dönsen...
Aptal gibi gözlerinin dolması-imiş. Hani geçici ayrılığa 10 saat kala, “olmak istediğim yer burası” deyip sarılanın gözlerine bakarken.
Uzak ilişki yaşamak öyleyken böyle-imiş. Güzelmiş, sıcakmış, garipmiş, uzakmış ama en yakın olandan daha bile yakınmış.
Bilmez-mişim. Öğren-mişim. Bir de bütün bunları anlamak idrak etmek-miş.
çokopirens-miş; mutluluk-muş:) |
harika bayıldım :)
YanıtlaSilgene muhteşem :) Selman
YanıtlaSilCok guzel olmus! Bir de bir an var biliyorsun ki uzaklik bitti. Harika bir sey ama bir yandan hala icinde bir sizi acaba yine gidecek mi? O an gelince onu da yaz olur mu :)
YanıtlaSilTesekkür ederimmm;) biz de o ani bekliyoruz!hemen her haftasonumuz beraber gectigi icin cok bocalamayiz gibi... Mayista onu da yazarim insallah;)
YanıtlaSilSafaaakkk !! YINE HA Rİ KA SINN !
YanıtlaSilPS :kıskananlar catlasın dıyen ben ;)
uzak ilişki zordur ama güzeldir. birbirinizin değerini bilin, böyle hisler kolay yakalanmıyor. sen, sana böyle hissettiren ve yazdıran biri olduğu için, o da bu kadar güzel hissettirdiği ve hisseden biri olduğu için... değerinizi bilin. Yazılarından belli ki, sen böyle bir yazıyı kolay kolay yazmazsın, şanslı adammış.
YanıtlaSilyalan ilişkilerin yanından sıyrılıp geçmişsiniz ya... helal olsun. şimdi, özleyince birbirinizi acıtmadan, sıkıntıya düşmeden yolunuza devam edin, sadece birbirinize inanın. Yolun sonu aydınlık! Zorlu yollardan geçen aşklar birbirinin değerini bilir. Gerçekten bilir! Yaşadım, ondan biliyorum. Hala yaşamasam zaten konuşmam. Nazar değmesin, fesatlık gelmesin size. İyi akşamlar dilerim.
Aşk güzel-miş
YanıtlaSilHep mutlu ol-un