Hani aşkolsun.
Aşk koksun. Aşk dokunsun. Ona rağmen olsun. Cesur olsun. Yakından olsun, duvardan duvara olsun. Gerekirse uzaktan olsun ama gerekmesin. Sahip çıkmak olsun. Canını yakınca “acımadı ki” diye gözyaşlarını geri itmek olsun. Geri basmadan olsun.
Tüm hücrelerinde onu hissetmek olsun. Büyü olsun. Hani bir başkasının koluna bile dokunmasına tahammül edememek olsun.
Yemek yiyememek olsun. Aptallık olsun. Fark ettiğinde geçmiş olsun. Tedavisi olmasın, doğru insan olsun. Ne kadar yanlış olursa olsun, dört yanlış bir doğruyu götürmesin, getirsin.
Aşkolsun. Tek bir cümleyle anlatılamasın, kimse seni anlamasın, sence kimse daha önce böylesini yaşamamış olsun. Şuursuz olsun. Basit, karmaşık, ortaya karışık olsun. Kabına sığamaz, yerinde duramaz olsun.
Maksat muhabbet olsun, dengesiz ama kararlı olsun. Aşkolsun. Elde edilsin, ele avuca sığamasın. Gözlerin parlak, ayakların yere basmaz, enerjin sonsuz olsun. Buz olsun, ateş olsun, su gibi içine işlesin, başına bela olsun. İlk yudumdan sonra geriye dönüş yok olsun. Köprü olsun, ona uzansın.
Yaşamak olsun, doya doya yaşadığını hissetmek olsun. Yetinmek değil, idare etmek değil, gerçek olsun. Yağmur olsun, güneş olsun, ikisi aynı anda olsun, gökkuşağı olsun.
Herşey değişsin onu tanıdıktan sonra. O, milat olsun. Burnunda hep bir iyot kokusu olsun. Özlemek olsun, hani yanı başında kanapede otururken. Karşılıklı olsun. Sarhoşluk olsun, ertesinde geceden kalma olacağını bile bile, şişenin dibini görmek olsun. Dibini görmeyen bile sevdiğini görsün. Ona yazık değil mi?
Geçmişlerin hiç biri unutulmasın ki şükürler olsun, onu sana getirdi diye. Aynı şeyden bahsetmek olsun, heyecan olsun. Hayal olsun. Mümkün olsun. Güç olsun, temiz olsun. Dün olsun, bugün olsun, yarın olsun. Hiç beklemediğin anda olsun.
Modern zamanlarda yorulmamış olsun, aşkolsun.