Şimdi hiç bir laf avutmaz seni.
“Canım” diyene canın çıksın demek adettendir. “Güzel” diyene, iyi de ne işime yarar... “Akıl” diyene gel popoma takıl... “Diğer seçenekleri unutma, teslimiyet yok” diyene ise... Hıhlarsın sadece bol ünlemlisinden ve “kimse beni anlamıyor” gülümsemesi dudaklarına yapışır.
Diğer seçenek derken? Ben tümünü tek koşula indirdim bile!
Hiç bir laf avutmaz seni, sevgiliden gelmedikçe...
Bir yandan da sonsuz bir umut ararsın başkalarının “olucak bence” laflarında, açılan kahve fallarında...
Ondan gelecek cümleleri hayal edersin. Aynı cümleleri bir başkası söylese, gözlerini devirerek kaçar ya da sahte kahkahaları atarsın, o söylese midene kramplar girer.
Derin bir tek ona incelmiştir, sadece onu derinine almak istersin. Yarını düşünmeden! Yarını düşünmezken kendini on yıl sonrasını hayal ederken bulursun.
Evrene kötü düşünce göndermeyeceğim diye düşüne düşüne kendini hasta edersin.
Karnın ağrır, migrenin tutar, çenen sıkışır, sesin kısılır. Beyninin en saklı kıvrımına, tüm kötü fikirleri saklarsın. Hani arkadaşlarının bile sana söylemeye cesaret edemediği kadar çıplak olanları... Arada açıp bakarsın, ya beni istemiyorsalar, beni unuttular, başkasına aşıksalar saçılır ortaya...
Neyse ki küçük bir umut gelir, bir anlık güzel bir hatıra ya da güzel bir söz, derin bir nefes alır, pandoranın kutusunu kapatırsın.
Telefon her çalışında ya oysa dersin... Lanet olsun bu kız niye arıyor şimdi beni?
Her ona benzeyen adam gördüğünde kalbin sıkışır. Zavallı kalbin... Neler çekti senin eserekliğin yüzünden...
Onun olduğu sokaklarda gezmek istersin. Sadece o online mı diye bakmak için facebook’u açarsın. Facebook olmazsa belki twitter'a bir şeyler yazmıştır analiz etmen için, sonra msn’e bakarsın.
O yoksa durmanın da bir anlamı yok, hemen çevrimdışı!
Evet, belki de asıl kelime bu! Çevrimdışısındır. Onun dışında her şeye...
Saatler geçmek bilmez, her konuşandan sıkılırsın. Canın ne içki ister, ne yemek, ne uyumak ister ne uyanmak... Onsuz bir güne başlamak sadece boktandır.
Ama belki akşama arar. Aramazsa ertesi gün var. Pandora’nın kutusunda bir tek umut kaldı.
Sevgili Şafak,
YanıtlaSilYazdıkların çok gerçekçi olmuş gene. Her insanın yaşayabileceği ve bir kez de olsa mutlaka tattığı duyguları çok etkileyici bir şekilde yazmışsın. onun için ne "eğlenceli" diyebiliyorum ne de "ilginç"... "saçma" hiç değil. "gerçek" olmuş. okurken eski günlere götürdü beni. Başarılarının devamını dilerim..
keşke bir kez de kalsa... daha da yaşamam derken tekrar tekrar cöö diyen duygular bunlar=) hem de herkese ucundan bucağından değen... teşekkür ederim=)
YanıtlaSil