Yatarken değil kalkarken anlarsın mutsuzluğunu... Hani kalkman gerekir, mecburiyetler sıkıştırır ama sen yatağa kazınmışsındır. Karanlığa kalkmak, güne başlamak, mecburiyetleri yerine getirmek, saatleri ucu ucuna eklemek mi? Daha neler? Bir tek dileğim var, yorganı başıma çekmek!
“Uzun vadede mutlu olmak için” diye bi laf var ya... Gıcığım ben o lafa! Uzun vadede yaşayacak mıyız? Kime göre, neye göre uzun? Bir de gerçek bir laf ya, ondan gıcığım galiba.
İlişki iki kişilik değilmiş. Başlangıcı iki, gelişim iki, sonuç tek kişilikmiş. Tek kişi bir ilişkiye başlayamazken, aynı tek kişi bitirebiliyormuş. Sonuçta yine tek kişi kalıyormuşsun.
Çağrılmadan hayatımıza pat diye giren aşkı doğal; beklenmedik bir anda çıkmasını ise acı bulmak ne saçma. Nasreddin hoca'nın “kazanın doğurduğuna inanıyorsun da öldüğüne inanmıyorsun” fıkrası kadar saçma.
“Uzun vadede mutlu olmak için” diye bi laf var ya... Gıcığım ben o lafa! Uzun vadede yaşayacak mıyız? Kime göre, neye göre uzun? Bir de gerçek bir laf ya, ondan gıcığım galiba.
İlişki iki kişilik değilmiş. Başlangıcı iki, gelişim iki, sonuç tek kişilikmiş. Tek kişi bir ilişkiye başlayamazken, aynı tek kişi bitirebiliyormuş. Sonuçta yine tek kişi kalıyormuşsun.
Çağrılmadan hayatımıza pat diye giren aşkı doğal; beklenmedik bir anda çıkmasını ise acı bulmak ne saçma. Nasreddin hoca'nın “kazanın doğurduğuna inanıyorsun da öldüğüne inanmıyorsun” fıkrası kadar saçma.
Tüm ilişkiler acaipleşti. Kadın, erkek, eşcinsel farketmez. İliş'meye karar veren kimse, bir diğerinin ne dediğini anlamıyor! Acaba egolarımız, kulaklarımızı da mı tıkadı?
Yoksa ağzımızdan çıkanı, düşünme yetisini yolda bir yerde terk mi ettik? Harcamak kolay mı? Bize zor olan güzeldir diye öğretilmedi mi?
"İlişki istemiyorum" demek, büyük yalan. Seni istemiyorum, desene! Nolur böyle de! Madem gidiyorsun bari tuz dökme, tentürdiyotla sil de git yarayı.
Neye göre seviyoruz birini? İlk sevdiğimizi hissetme anı nedir? Yoksa ondaki kendi suretimizi mi seviyoruz? Kendi kahkahamız, kendi orgazm anımız, kendi saçımızı savuruşumuz...
Kendi kendi kendi... Şeker bile değil artık!
Peki neye göre artık sevmediğimize karar veriyoruz?Suretimiz çirkinleşiyor mu yoksa aslı mı çıkıyor gün yüzüne?
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, develer tellal iken... İnsanlar önce birbirini beğenir, sonra severmiş, sonra sevişirmiş. Bugün önce sevişiyor, sonra o kişiyi sevmeye çalışıyoruz. Ne acayip değil mi? Dünyanın altı üstüne döndü. Yoksa libidolarımızın kurbanı mı olduk?
Yalnızken bir ilişki arıyoruz, ilişkinin içindeyken yalnızlığımızı özlüyoruz, ne bok istediğimizi bilmiyoruz! Bu arada ilişki falan aramak ne demek? Kız kurusu Sıdıka'nın evde oturup koca beklemesi kadar yalan!
Birine iliş'mek istersen, adı X olsun Y olsun... O zaman sana inanırım!
"İnsanlar önce birbirini beğenir, sonra severmiş, sonra sevişirmiş. Bugün önce sevişiyor, sonra o kişiyi sevmeye çalışıyoruz."
YanıtlaSilİşte bu çok doğru.
Yıne anlamlı ve bır o kadar guzeelll yazmıssın .. ..
YanıtlaSilvernonsullivan, senin yazı tarzını uyguladım bu sefer=) doğru ve bir o kadar saçma değil mi?
YanıtlaSiladsız, teşekkür ederim=)
Aşk dedik,meşk dedik atacında paraleline uygun neler iliştirdik, keza egoya yumurta amaclıydı her adım, vardık ya da vardık zannettik ama kendimizi kandırırken kendimizden olduk sonra baktık ki kıyıdan uzaklaşmışız dedik bu da iyi 'yeni kıyılara acıldık desene' fakat vara vara varamadık sonra dedik ki bende 'vardım' derim, nasılsa varım 'dusnuyorum öyleyse varım'
YanıtlaSilYETMEZ Mİ!!
"Acaba egolarımız, kulaklarımızı da mı tıkadı?"
YanıtlaSilGayet vurucu olmuş zannımca.. Özellikle "da" kısmı insanı düşünmeye zorluyor
teşekkür ederim. evet ego, önümüzde büyük engel. ruhumuzu tıkıyor değil ki kulağımızı tıkamasın!
YanıtlaSil